Sanat? Göreceli.
Şöhret? Demode.
Çocuk? Uzaktan güzel.
hanım vardı seyircilerin arasında ve söyleşiye çok aktif katılıyordu. Çok beğenmişti oyunu. Güzel analizler yapıyordu,
güzel sorular soruyordu. Sıra bana geldiğinde, siz türbanlı birini oynamak için
nasıl hazırlandınız diye sordu. Ben de,
bunun üzerine bir çaba harcamadığımı
zaten bana çok da yabancı bir şey olmadığını söyledim. Ama kadın bozuldu biraz, bununla ilgili özel bir çalışma yapmış olmam gerektiğini söyledi. Hâlbuki
oynadığımız oyun, benimle onun arasında hiçbir fark olmadığını anlatıyordu
bana.
P: Sen bir sanatçı olarak eleştiriyi kabullenmek ve onunla yaşamak zorunda
kalıyorsun, peki genelde yaşadığımız
toplumda insanların eleştiriye bakışını
nasıl buluyorsun ?
54
Hayvan? Komik.
İstanbul? Karmaşık.
Çizgi Film? Hala izlerim.
daha kolaylaştırıyor sanırım çünkü sana
çeşitlilik sağlıyor. Bir hoca ak derken,
diğeri kara diyor. Sen de seçiyorsun. O
yüzden aynı okuldan, aynı bölümden
mezun insanların arasında dağlar kadar
fark olabiliyor. Bunun olması da güzel
bir şey bence.
P: ‘Güzel Şeyler Bizim Tarafta’ konusu
itibariyle tartışmaya açık bir oyundu.
Sen oradaki rolünle ilgili hiç eleştiri aldın mı?
Ö.K: Almanya’ya turneye gitmiştik.
Oyundan sonra seyirciyle söyleşi ayarlamışlardı. Orada yaşayan türbanlı bir
Ö.K: Bence bizim gibi doğu kültürüne
ait toplumlarda, eleştiriye daha duygusal bir yerden yaklaşıyor insanlar.
Yaşadığımız coğrafyanın getirdiği dezavantajlardan biri de bu. Her eleştiriyi
kendi kişiliğimize karşı yapılan bir saldırı gibi görüyoruz. Tehdit olarak algılıyoruz. Hâlbuki her insanın istediğini
söylemeye hatta isterse küfür de etmeye
hakkı var. Bizde şöyle bir durum oluyor; ‘’Eleştirebilirsin ama asla saygısızlık
yapamazsın’’. Bir eleştirinin saygısızlık
boyutunda olduğuna kim karar veriyor?
Bülent Arınç mı, başbakan mı? Hayır,
insanın kendisi eleştiriyi ya kabul eder
ya da etmez. Ötesiyle de ilgilenmemeli
artık. Ama haftalarca televizyonlarda birinin ettiği bir lafı tartışmak, söylediğin
sözü geri al, bunu söyleyemezsin demek, bu insanların aklın, mantığın değil
ego’larının hakimiyeti altında olduklarını gösteriyor bana. Aşağılık kompleksiyle baş edebilmek daha çok eleştiriye
maruz kalanın görevidir, eleştiriyi yapanın değil.
P: İçinde bulunmak isteyeceğin, ‘’hayalim’’ dediğin bir proje…
Ö.K: Şu oyun veya bu proje diye belirli