lar yaşanmasa da, Soğuk Savaş Dönemi
kapıdaydı. İşte Berlin Duvarı 1947’den
1991’e dek askeri ve siyasi gerginliğin
zirvede olduğu bu dönemin en büyük
sembollerindendir. Berlin halkı 1961
yılında bir sabah uyandı ve şehrin ikiye
bölünmüş olduğunu gördü. Başta sadece
tel örgüler vardı, daha sonra duvar inşa
edildi. Üstelik bir taraftan diğerine geçiş
olmaması için sürekli olarak gözetim kulelerinde polisler iş başındaydı. Hatta duvarların üstüne mayınlar bile döşenmişti.
Seyahat özgürlüğü elinden alınan halk
ya ölümü de göze alarak şansını deniyordu, ya da kaderine razı oluyordu. Geçiş
denemeleri büyük bir çoğunlukla Doğu
tarafından Batı tarafına doğru oluyordu.
Otoriter Doğu rejiminin bu geçişleri olabildiğince engellemeye çalıştı. Hatta kendisi de Doğu Almanya kökenli olan Almanya Başbakanı Angela Merkel, Doğu
Berlin’de esas olarak kurulan devlet için
““Doğu Almanya Cumhuriyeti’nde, proleteryanın diktatörlüğü ve komünist partinin liderliği esastı” demişti.
Halk Duvar’ı o kadar kanıksamıştı ki,
şehrin öbür tarafına serbestçe geçebilmek birçok kişi için bir hayalden ibaret
olmuştu. Bu duvarın ebediyen kalacağına o kadar inanmışlardı ki, 9 Kasım
1989’da Doğu Almanya Cumhuriyeti
(DAC) sınırların açılacağını duyurduğunda, birçok kişi duyduklarına inanamamıştı. Söz konusu dönemde Doğu
Almanya’da yaşayan 75 yaşındaki KarlHeinz Müller de 9 Kasım 1989’u evinde
televizyon karşısında geçirdiğini belirterek, eski Doğu Almanya’da sınırların
Bir sürü kişi Doğu
tarafından Batı tarafına
geçmeye çalışırken
yakalandı ve öldürüldü.
açıldığını duyduğunda ne hissettiği yönündeki soruya “sadece mutluluk” cevabını işte bu yüzden vermiştir.
Peki, neden 28 yıl ayakta duran bir duvar
için bir anda yıkılma kararı verilmişti?
Doğu Almanya Cumhuriyeti bu duvarın
gerekliliğini her ne kadar halkına anlatmaya çalıştıysa da, bir türlü kaçışlar
engellenemiyordu. 1989 yılında DAC,
isteyen Doğu Almanya vatandaşlarının
Sovyetler Birliği dâhilindeki diğer Doğu
Bloğu ülkelerine geçiş yapabilmesine
izin verdi. Bu iznin çıkmasıyla birlikte
binlerce Doğu Alman vatandaşı Polonya,
Çekoslovakya, Macaristan, Yugoslavya
gibi ülkelerin başkentlerine akın etti ve
buralarda bulunan Amerikan, İngiliz,
Fransız büyükelçiliklerine sığındı. Daha
sonra ise sığınmacılar, bir şekilde özel
trenlerle Doğu Bloğu dışındaki ülkelere
gidebilmeyi başardılar. İşte bu yüzden
artık duvarın bir anlamının kalmadığını
düşünen DAC, 9 Kasım 1989’da
Duvar’ın kaldırılması kararını aldı. Karar
açıklandığı andan itibaren duvarın her
iki tarafında da yüz binlerce insan birikmeye başladı. Hükümet aynı günün gece
yarısına doğru geçiş önlemlerini ve barikatları kaldırmaya başladı. Duvar’ın yıkımından sonra gücünü iyice yitiren DAC
ise 13 Ekim 1990’da resmen sona erdi.
Bir gün Berlin’e giderseniz ve duvarın
nerelerden geçtiğini görmek isterseniz,
tek yapmanız gereken yere bakmaktır:
duvarın geçtiği yerler, genel olarak asfalt
ya da çimenler üzerinde özel taşlarla, ara
ara da yere “Berliner Mauer 1961-1989”
yazısı işlenmiş bronzdan levhalarla işaretlidir. Hatta Berlin dışındaki yerlerde
de umulmadık bir şekilde karşınıza bu
duvar çıkabilir. Nasıl mı? Budapeşte’de
Terör Müzesi’nin önünde, Brüksel’de
Avrupa Parlamentosu binasının önünde,
Montreal’de Dünya Ticaret Merkezi’nde,
New York’ta 53. caddede, Vatikan’ın
bahçesinde ve Strazburg’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi binasının önünde duvarın parçalarıyla karşılaşabilirsiniz.
Berlin her ne kadar kendini ortadan ikiye bölen, kendi halkını birbirine kutuplaştıran bu duvarın hiç inşa edilmemiş
olmasını dilese de, tarihten ders almak
için duvardan geriye kalan bazı yapılara hiç dokunulmamıştır. Zamanında
kaçışları engellemek için konulan 302
gözetlemek kulesinden geriye kalan 5
tanesine de yine Berlin’de gezerken rastlayabilirsiniz.
Berlin Duvarı hakkında birbirinden etkileyici bir sürü film var. Ama benim en
çok sevdiğim film kesinlikle Good Bye
Lenin! (Elveda Lenin!). 2003 yapımı
filmde, Doğu Almanya yıkılmadan önce
kalp krizi geçiren ve 8 ay komada kalan
anne, dışarıda olup bitenlerden habersizdir. Doktor en ufak bir şokta annenin
ölebileceğini söyler. Bunun üzerine oğlu
ona yapay bir dünya oluşturur. Aslında
Doğu Almanya yıkılınca, sosyalizme inanan insanların hayalleri de yıkılmıştır.
Evet, DAC oldukça otoriterdi. Ama yine
de sistemin bir şekilde düzelebileceğine
inanan insanlar da vardı.
İşte tam bu yüzden, daha sadece 26
sene öncesine dek var olan Duvar’ı hiç
unutmamak lazım. P
KAYNAK
http://www.dw.de/
www.visitberlin.de/
www.theguardian.com
en.wikipedia.org
75