bana. Ölsene dedi bana. Geldim. Kaldım.
Güldüm. Öldüm.” İçinde sayısız insanı
barındıran kalbi, 3 Haziran 1963 tarihinde gazetesini almak için uzandığında
durur. Kendisinden sonra 40 yıl daha yaşayacak olan son aşkı bir daha kimseyle
evlenmez. Aşkın en çok yakıştığı adam,
sözünü tutar; gelir, kalır, güler ve ölür.
Yıllar önce yazdığı gibi alacakaranlığında son sabahının, dostlarını ve Piraye’yi
gördü mü ölürken bilinmez ama yarım
kalmış bir şarkının acısını toprağa götürdüğüne sanırım hemfikirizdir. O, Nazım
kocasından ayrılamadığını yazar, şair
bunun üzerine açlık grevine başlar. “Yapraklara, dallara, yeşillere, allara, nice nice
yıllara gülüm, nice nice yıllara. Yaprak
dala, al yeşile yaraşır, gayrı bundan böyle
vermem seni ellere.” dizeleri tam da bu
sıralarda dökülür ağzından. 1950’de af
ile hapisten çıkan Nazım beklenildiği gibi
Münevveri kendine âşık etmeyi başarır
ve 1951de evlenirler ve aynı sene, Vala
Nurettin’in hakkında “Nazım’ın kopyası,
mavi gözlü, sarı saçlı, gürbüz bir oğlandı.” dediği Mehmet dünyaya gelir. Şair
huzuru ve mutluluğu, mahpushanede
kırışmış alnına yavaş yavaş yakıştırmaya
başlamışken hayat yine durdurur onu. 49
yaşındaki delikanlıyı askere çağırırlar, bu
işte bir bit yeniği olduğunu çok geç olmadan anlar şair ve hasretlerine bir de memleket hasreti eklenir, düşer yollara. “Ananı
üzme oğlum, ben güldürmedim yüzünü
sen güldür.” diye seslenir oğluna. Ancak
1961’de buluşur âşıklar. Kaçak yollarla
kocasına gelen Münevver’i bir sürpriz
beklemektedir; Nazım âşık olmuştur, bu
kez adı Vera’dır aşkın.
Nazım’ın aşklarını yazıp da bir favori belirtmemek olmaz, Vera ile olan aşkı her
zaman önceliklidir benim için, fedakârlık
Piraye’ye nazaran az olsa da mutluluk ve
huzur kokan bir aşktır benim zihnimde.
Araya ölüm girdiğinden mi, kısa zaman
olduğu için şair gönlünü başkasına kaptıracak vakit bulamadığından mı bilinmez,
sonsuz bir aşk olarak kazınır hafızalara.
Görür görmez âşık olur Nazım, evli olması umurunda dahi değildir, günde
10 defa arar, sonunda gönlüne girmeyi
başarır, bundan sonra ölene kadar her
şiiri Vera kokacaktır. “Saçları saman sarısı, kirpikleri mavi, kırmızı dolgun du-
O, Nazım Hikmet, o aşk, o
kavga, o mahkûm, o yasak
kelimeleri özgürleştiren
adam, o otların değil
ayrılıkların çeşidi bilen,
yıldız adlarını değil
hasretleri ezbere sayan
adam.
daklı” diye tanıdığımız Vera, otuz yaş
küçüktür Nazım’dan. Gittiği her yerden
bir şeyler yazar şair, kartlar atar öyle ki
bazen yalnızca bir cümlenin tekrarları;
“Durmadan seni düşünüyorum. Durmadan seni düşünüyorum. Durmadan seni
düşünüyorum. Durmadan seni düşünüyorum.” der bu kartlar. Son şiiri de Vera
içindir; “Gelsene dedi bana. Gülsene dedi
Hikmet, o aşk, o kavga, o mahkûm, o
yasak kelimeleri özgürleştiren adam, o
otların değil ayrılıkların çeşidi bilen, yıldız adlarını değil hasretleri ezbere sayan
adam. Sevdiği kadınları deli gibi kıskandı, kadınları tarafından daima sevildi, aldattı kadınlarını, konuşmadı arkasından
dostlarının ve aşklarının. Sevmekten,
gülmekten, âşık olmaktan hiç vazgeçmedi. Bu koca dünyadan sayısız adam
geçti, hiçbirinde aşk onda durduğu gibi
durmadı… P
KAYNAK
wikipedi/nazımhikmet
Hayalkahvem.blogspot.com.tr
59