misin? Çok şükür, çok
şükür bugünü de gör- Öldürüleceğini söylediler
düm ölsem de gam yekaçmak zorunda kaldı,
mem gayrı’nın resmini
yapabilir misin üstat?” yıllar sonra bile “Dörtnala
diye sorduğu yakın arkadaşı Abidin Dino, gelip Uzak Asya’dan
“Bağrımıza bassaydık
Akdeniz’e bir kısrak başı
seni Nazım, yapardım
mutluluğun resmini, gibi uzanan bu memleket”
başında delikanlı şapkan, kolların sıvalı, kav- hasreti dilinden ve
gaya hazır…” dizelerin- yüreğinden hiç eksilmedi.
de söyledi; kavgaya her
an hazırdı Nazım. Bu
arada şiirini “Buna da ne tual yeterdi ne
boya…” diye bitirdi şair, dostunun dahi
mutluluğu resmedemeyeceğini bilir gibi.
Bir ara “Nazım Hikmet vatan hainliğine
devam ediyor hala” diye bağırdı bir Ankara gazetesi, onun sesiyle; “Üç sütün
üstüne kapkara haykıran puntolarla”.
Fotoğrafı yanında, 66 santimetrekarede
gülen Amiral Vilyamson’un, vatan haini
ilan edildi Nazım. “Evet, vatan hainiyim,
siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim”
dizeleri döküldü kaleminden, bize her
kelimenin sözlük anlamına gelmeyeceğini bağırırcasına yazın dedi Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala.
Sonraları bir kız çocuğunun sözcükleri
oldu Nazım, ölü bir kız çocuğunun sözleri, dedi ki “Hiroşima’da öleli oluyor bir
on yıl kadar. Yedi yaşında bir kızım, büyümez ölü çocuklar.”
Ağlatmasını da gülümsetmesini de iyi
bilirdi anlayacağınız.
Konuyu biraz dağıtmış olabilirim ama
hiçbir şey için geç değil, başlıyorum
Nazım’ın aşklarını yazmaya. Bu uzun
serüven Nüzhet Hanım ile başlar. Nazım ile Nüzhet çocukluk arkadaşıdır,
Moskova’da öğrencilikleri sırasında evlenirler, Nüzhet Hanım’ın ailesi iyi dileklerini “Her sözüyle, her hareketiyle,
her şeye isyan etmiş hatta saçları bile
berberin tarağına isyan etmiş bu adamla
senin gibi munis ve uysal bir kız geçinemezsiniz!” diyerek açık bir dille belirtir.
Bir ara Nüzhet hastalanır ve tedavi için
memlekete döner. Sonrasında her ne kadar iyileşmiş olsa da Nazım’a yoldaşlık
etmenin ağırlığı fazla gelir, belki de ailesinin etkisiyle terk eder Nazım’ı. Evlilikleri 2 yıl sürer, bu ayrılık hepimizin
bildiği o dizeleri doğurur: “O mavi gözlü
bir devdi, Minnacık bir kadın sevdi. Kadının hayali minnacık bir evdi, bahçesinde ebruli hanımeli açan bir ev… Şim-
57