A-2343-Perspective30-IC-email 2015 | Page 46

AAraştırma EINSTEIN HASTALIĞI: DİSLEKSİ Halk arasında zekâ geriliği, tıpta dâhilerin hastalığı... u- Merve KÖSE [email protected] D 46 isleksi, yeni neslin gelişmesiyle birlikte adını çokça duyduğumuz fakat geçmişi çok eskilere dayanıp yeniden gündeme gelen çağımızın çocuklarının hastalığı... Dünya Nöroloji Federasyonu tarafından disleksi, “geleneksel eğitim ortamında, yeterli zekâya ve sosyokültürel fırsata sahip olmasına rağmen, okumayı öğrenme güçlüğü ile kendini gösteren bir bozukluk” olarak nitelendirilmiştir. Okuma, yazma, akıl yürütme, sorunları çözme dinleme ve konuşmadaki öğrenme bozukluklarından muzdarip çocuklar “dislektik” olarak adlandırılıyor. Disleksi kelimesinin etimolojik olarak baktığımızda da köke- ninin Yunanca’daki “dyslexia” olduğunu ve “kelime kullanımında yaşanan güçlük” anlamına geldiğini görüyoruz. “Okul yıllarında kendimi oldukça bezgin ve cesaretim kırılmış hissederdim. Kendini sınıftan tamamen dışlanmış veya yarışın en sonunda hissetmek berbat bir duyguydu.” -Winston Churchill Herhangi bir zihinsel sorunu, duyma ve görme engeli olmayan bir öğrenci okuma yazmada zorluk çekiyorsa ilk akla gelmesi gereken sorun disleksi olmalıdır. Disleksiye dair ilk bulgular 1896 yılında İngiliz Doktor W. Pringle Morgan tarafından elde edilmiştir. British Medical Journal’de konu hakkında yayınlanan makalesinde 14 yaşındaki Percy isimli çocuğun genel davranış analizinden yararlanmıştır. Percy yaşıtlarının yanındayken oyunlarda veya yarışlarda her zaman daha hızlı kavrayan bir çocuk olmasına rağmen okumayı hala öğrenememiş olmasıyla dikkat çekiyordu. Disleksi dediğimizde akla ilk gelen belirtilerden biri olan harflerin ve kelimelerin karıştırılması veya tersten okunması o dönemin tıp dünyasında bu hastalığın görme bozukluğundan kaynaklandığı izlenimi uyandırmıştı ve tüm tıbbi çözümler görme duyusu üzerine oturtulmuştu. Bu bakış açısından yola çıkarak Percy gibi birçok çocuğun üzerinde göz eğitimleri yapıldı fakat günümüzde de görüldüğü gibi göz eğitiminin disleksiyi tedavi etmediği veya gerilemesine yardımcı olmadığı su götürmez bir gerçek. “Ailedeki en yavaş kişi olduğumu düşünürdüm. Korkarım oldukça haklıydım ve bu gerçeği kabul etmem gerekiyordu. Yazmak ve hecelemek benim için kâbustu. Yazdığım harfler asıllarından çok farklı oluyordu. Okuma ve telaffuzum da felaket derecede kötüydü.” -Agahta Christie Artık nörolojik kökenli bir Çocuğum tembel mi yoksa disleksi mi?