Krizden korunmak
adına atılan adımlar ve
uygulanan politikalar
dünyada ‘devlet’ tanımının
değişmesine sebep oldu.
%90’ı brokerlar tarafından ödenmekteydi. Brokerların yatırımcılara verdiği bu
paranın da kaynağı şüphesiz bankalardı.
Bu durum kendi içinde küçük bir döngü
oluşturuyordu.
Bu refah dönemine rağmen Avrupa’nın
ihracat için getirdiği düzenlemeler Amerikan ihracatı önünde bir engel oluşturmaya başladı. Kısıtlanan Amerikan ihracatı ise tarım sektöründe üretim fazlalığı
yarattı.
Büyük Buhran’ın temellerini atan en
önemli olaylardan bir tanesi, Birinci
Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan tekelleşmeydi. Küçük şirketler savaşın
getirdiği zorluklar karşısında birleşmek
durumunda kalmış, 1929 yılına gelindiğinde ise Amerikan Ekonomisi’nde çok
az sayıda şirketin söz sahibi olmasına sebep olmuştur. Bu nedenle tek bir şirketin bile iflas etmesi ülke ekonomisinde
büyük bir spekülasyon yaratabiliyordu.
Kara Perşembe’ye yaklaşırken, Amerika’daki banka sisteminin kötü yapılanmış olması birçok problemi de beraberinde getirdi. Bankaların sermaye ve
kredi oranlarını belirleyen yasalar yoktu.
Ticari ve yatırım bankalarını birbirinden
ayıran yasalar olmadığı gibi yatırımcılar
senet aldıkları firmalar hakkında yeterince bilgiye de sahip değillerdi. Çünkü
bu bilgiler yasalarca desteklenmiyordu.
O yıllarda yönetimde olan Başkan
Hoover’ın ekonomik anlamdaki tecrübesizliği de krizin yaşanmasının nedenlerinden biri olarak gösterilmekte fakat
bu konudaki fikirler oldukça çeşitli.
Hoover, liberal ekonomi anlayışına göre
ekonomiye devlet müdahalesi yapmayı
uygun görmemişti. Krize yapılan geç ve
başarısız müdahalenin sonucu ise çok
ağırdı. Verdiği kredileri geri alamayan
Amerika, devlet bütçesini dengelemek
adına vergileri arttırmış bunun sonucu
olarak yüksek bir işsizl