A-2343-Perspective30-IC-email 2015 | Page 25

D Dosya DÜNYAYI TANIYAN BİR GEZGİN HAZAL YILMAZ İLE HER ŞEY ÜZERİNE… Merve KÖSE [email protected] Ceren KÖKER [email protected] Perspective: Hazal Yılmaz kimdir? Bize kısaca bahseder misiniz? Hazal Yılmaz: Küçüklüğümden beri yazı yazıyorum. Gazeteci bir aileden geliyorum zaten. Dolayısıyla benim için ilk yazı deneyimi annem çalışırken yanındaki daktiloda “arkadaş arayan çocuk” hikayeleri yazmaktı. Hep yazı yazan biriyim diyorum bir şey anlatırken. Bir yazar değilim ya da yayımlanmış bir kitabım yok. Sosyal medyanın yeni geldiği noktada herkesin her şey olmak istediği bir dünyada kendin olma savaşı veriyorsun sürekli. O yüzden bloggerım demek istemiyorum artık ama yazdıklarımla hayata anlam vermeye çalışıyorum. P: hazalyilmaz.com ve Çok Gezenler Kulübü’nden önceki Hazal’ın hayatı nasıldı? Bir dönüm noktası mı yaşadı yoksa hep beklediği bir şey mi vardı da fırsatını anca bulabildi? Özetle bütün bunlar nasıl başladı? Her şeyi bıraktım. Ne yapacağımı bilemediğim bir ay geçirdim. H.Y: Dayım çok gezer. Berlin’de yaşıyor ama her yıl bambaşka yollardan arabayla Türkiye’ye gelir. Biraz onunla başladı benim hayatım. Beni yazın alırdı, nereye gidiyorsa ben de peşinden... AFS ile 16 yaşımda Fransa’ya gittim. Üniversiteyi Fransa’da okuyacağımı düşünüyordum, gidince yok dedim ben buraya dönmeyeceğim. Bu sefer burs alıp Amerika’ya gittim. Reklam kökeninden geliyorum, 5 yıl reklamcılık yaptım. Orayı terk etmek bir günlük bir 25 karardı. 2009 yılıydı ve o zaman blogging diye bir şey yoktu. O zamanlar K Dergisi’ne edebiyat yazıları yazıyordum. En sevdiğim işlerden biriydi. O zaman yine reklamcılık yapıyordum ama reklamdan nefret ettiğim için o iyi geliyordu. Reklamın kreatif yönünü seviyordum ama dönüştüğü noktada pazarlama kısmında biraz problem yaşıyordum. O yüzden her şeyi bıraktım. Ne yapacağımı da tam bilmediğim 1 ay geçirdim. Sonra bir şeyler yazmaya başladım. Yazıyordum aslında ama İstanbul üzerine yazılar değillerdi. Sonra nasıl geliştiğini bilmiyorum. Bunun bir iş olmasını düşünerek başlamadım. P: Bir yazınızda İstanbul deftercilerinizden bahsediyordunuz. Teknoloji çağında yaşadığımız aşikâr ama yeni bir defterin ilk boş sayfasını el yazısıyla doldurmanın verdiği heyecan apayrı bir olay. Teknik sorunlarınızı tek başınıza