A-2343-Perspective30-IC-email 2015 | Page 10

önümüzdeyken gerekli çerçevede kullanamıyoruz. Teknolojinin bize zaman kazandırıyor olması lazım. Arta kalan zamanda ise boş boş oturmak değil, daha çok okumak ve bilgileri pekiştirmek lazım. Geçen sene yaratıcılığın nasıl arttırılabileceği üzerine birçok tartışma düzenlendi. Görünen o ki, savaş dönemlerinde insanlar yaratıcılıklarını çok daha fazla kullanıyorlarmış. Fakat buradaki kritik nokta, bir savaş dönemi olmasına gerek kalmadan yaratıcılığımızı kullanabilmek. Türkiye’de çok fazla birbirine benzeyen reklam görüyoruz. Bu çok acı. P: Sizce reklamcılığın pazarlama üzerindeki etkileri akademik hayata daha pratik olarak nasıl aktarılabilir? 10 NV: Esasında akademik hayat pratik hayatta ne olduğuna bakıp açıklamaya çalışır. Akademik hayatta uygulama daha öndedir. Marka müdürlerinin ve pazarlama müdürlerinin yaptıkları akademik hayatın araştırmasının temelini oluşturuyor. Akademik hayat aynı zamanda pazarda olup bitenleri açıklamak üzerine kuruludur. Uygulama alanında çok daha pragmatik ve kar maksimizasyonu yapılan alıştırmalar yapılır. Akademisyenlerin ise laboratuarlarını pazarda olan biten üzerine inşa etmesi gerekir. P: Dünyada reklam sektörünün yeri hakkında ne düşünüyorsunuz? NV: Baktığımız zaman, bizdeki gerilemenin dünyada aynı hızla yaşanmadığını görüyoruz. Orada hala yaratıcı diyebileceğimiz birçok reklam yayınlanıyor. Dünyadaki reklamcılar teknolojiyi yaratıcılığı kamçılamak için kullanıyorlar. P: Türkiye’deki üreticiler değişen trendlere uyum sağlamak konusunda nasıllar? NV: Bence markalar şu devirde çok daha hızlı hareket etmek durumundalar. Fakat hızlı hareket ederken yanlış adımlar atılabiliyor. Hız mı doğru adımlar mı diye sorarsanız, bence doğru adımlar atmak daha önemli. Sanal mecrayı bu hızla kullanma konusunda Türkiye’nin iyi olduğunu düşünüyorum ama bu hız eskiye nazaran reklamcılara daha çok yanlış yaptırabiliyor. Değişen trendlere ayak uydururken aynı zamanda otokontrolü sağlayabilmeleri gerek. Tüketiciyle bağ kurabilmek açısından sanal mecrayı ve bu trendleri takip edebilmek tabii ki çok önemli. Hem hızı kaybetmemeli hem de doğru yoldan tüketiciye ilerlenmeli. P: Pazarlama, reklamcılık gibi meslekler hangi yan alanlara başvururlar ya da başvurmalılar? diyebiliriz. NV: Endüstriyel tasarım okuyanlar şu anda genel olarak iletişimden ya da pazarlamadan ders alıyorlar mesela. Aynı zamanda reklamcılıkta bakış açısı tamamen tüketici üzerine kurulu. O nedenle insan mantığını ve tüketiciyi anlayabilmek için psikolojiye ve sosyolojiye çok sık başvuruluyor. Ne kadar çok kol bir araya gelirse ortaya o kadar doyurucu bir iş çıkıyor. Fakat farklı uzmanlıkları aynı hedefe doğru birleştirirken aynı harmoniyi yakalamalarını da sağlayabilmek gerekir. P: Reklam gelirlerinin televizyon, yayıncılık gibi sektörlerdeki öneminden bahsedebilir misiniz? P: BMW, Audi, Bentley gibi markaların reklam savaşları hakkında ne düşünüyorsunuz? NV: Reklam savaşları bence Türkiye’de de artacak çünkü malum karşılaştırmalı reklamlara izin veren kanunlar çıktı. Fakat reklam savaşı demek, iki ürünü yan yana koyup “benim ürünüm daha iyi” demek olmamalı. Markalar rekabeti daha akıllıca ve kendini konuşturabilecek bir düzeye getirmeliler. Araba reklamlarının insanları heyecanlandırıyor olması gerekli ki satın alımda da markaya o eğ [[ZH