A-2343-Perspective30-IC-email 2015 | Page 59

bana. Ölsene dedi bana. Geldim. Kaldım. Güldüm.  Öldüm.” İçinde sayısız insanı barındıran kalbi, 3 Haziran 1963 tarihinde gazetesini almak için uzandığında durur. Kendisinden sonra 40 yıl daha yaşayacak olan son aşkı bir daha kimseyle evlenmez. Aşkın en çok yakıştığı adam, sözünü tutar; gelir, kalır, güler ve ölür. Yıllar önce yazdığı gibi alacakaranlığında son sabahının, dostlarını ve Piraye’yi gördü mü ölürken bilinmez ama yarım kalmış bir şarkının acısını toprağa götürdüğüne sanırım hemfikirizdir. O, Nazım kocasından ayrılamadığını yazar, şair bunun üzerine açlık grevine başlar. “Yapraklara, dallara, yeşillere, allara, nice nice yıllara gülüm, nice nice yıllara. Yaprak dala, al yeşile yaraşır, gayrı bundan böyle vermem seni ellere.” dizeleri tam da bu sıralarda dökülür ağzından. 1950’de af ile hapisten çıkan Nazım beklenildiği gibi Münevveri kendine âşık etmeyi başarır ve 1951de evlenirler ve aynı sene, Vala Nurettin’in hakkında “Nazım’ın kopyası, mavi gözlü, sarı saçlı, gürbüz bir oğlandı.” dediği Mehmet dünyaya gelir. Şair huzuru ve mutluluğu, mahpushanede kırışmış alnına yavaş yavaş yakıştırmaya başlamışken hayat yine durdurur onu. 49 yaşındaki delikanlıyı askere çağırırlar, bu işte bir bit yeniği olduğunu çok geç olmadan anlar şair ve hasretlerine bir de memleket hasreti eklenir, düşer yollara. “Ananı üzme oğlum, ben güldürmedim yüzünü sen güldür.” diye seslenir oğluna. Ancak 1961’de buluşur âşıklar. Kaçak yollarla kocasına gelen Münevver’i bir sürpriz beklemektedir; Nazım âşık olmuştur, bu kez adı Vera’dır aşkın. Nazım’ın aşklarını yazıp da bir favori belirtmemek olmaz, Vera ile olan aşkı her zaman önceliklidir benim için, fedakârlık Piraye’ye nazaran az olsa da mutluluk ve huzur kokan bir aşktır benim zihnimde. Araya ölüm girdiğinden mi, kısa zaman olduğu için şair gönlünü başkasına kaptıracak vakit bulamadığından mı bilinmez, sonsuz bir aşk olarak kazınır hafızalara. Görür görmez âşık olur Nazım, evli olması umurunda dahi değildir, günde 10 defa arar, sonunda gönlüne girmeyi başarır, bundan sonra ölene kadar her şiiri Vera kokacaktır. “Saçları saman sarısı, kirpikleri mavi, kırmızı dolgun du- O, Nazım Hikmet, o aşk, o kavga, o mahkûm, o yasak kelimeleri özgürleştiren adam, o otların değil ayrılıkların çeşidi bilen, yıldız adlarını değil hasretleri ezbere sayan adam. daklı” diye tanıdığımız Vera, otuz yaş küçüktür Nazım’dan. Gittiği her yerden bir şeyler yazar şair, kartlar atar öyle ki bazen yalnızca bir cümlenin tekrarları; “Durmadan seni düşünüyorum. Durmadan seni düşünüyorum. Durmadan seni düşünüyorum. Durmadan seni düşünüyorum.” der bu kartlar. Son şiiri de Vera içindir; “Gelsene dedi bana. Gülsene dedi Hikmet, o aşk, o kavga, o mahkûm, o yasak kelimeleri özgürleştiren adam, o otların değil ayrılıkların çeşidi bilen, yıldız adlarını değil hasretleri ezbere sayan adam. Sevdiği kadınları deli gibi kıskandı, kadınları tarafından daima sevildi, aldattı kadınlarını, konuşmadı arkasından dostlarının ve aşklarının. Sevmekten, gülmekten, âşık olmaktan hiç vazgeçmedi. Bu koca dünyadan sayısız adam geçti, hiçbirinde aşk onda durduğu gibi durmadı… P KAYNAK wikipedi/nazımhikmet Hayalkahvem.blogspot.com.tr 59