2016-2017 | Page 16

SURİYE’DEKİ SAVAŞIN HÜZÜNLÜ ÇOCUKLARINA Tohumlar ve toprak çocukların avuç içlerindeydi. Onları yeryüzüne atacaklardı, sulayacaklardı. Çünkü tohumlar dünyanın çocuklara mirasıydı, annelerinin sütünü içmek ya da sokakta oynamak gibi haklarıydı. Fakat en kötüsü o çocuklar; avuçlarındaki tohumlarla bir gün ölebilirlerdi. Ateşli hastalıktan, kızamıktan ya da barajda boğulmaktan da değil. Sakallı adamlar gibi ölebilirlerdi. Sakallı adamlar gibi ama onların günahlarından mahrum, avuç içleri olması gerekenin yarı boyutuna ulaşamadan… Hatta o sakallı adamlar gibi arkalarında şehitlikler ve dualar bırakmadan, ulu bir nefes onları çekmiş gibi. Belki sadece gölgeleri kalırdı geriye; boş sokakların duvarlarında, ağaç dallarında. Güneş doğup battıkça, gölgeleri aydınlık, aydınlıkları da gölge yaptıkça son izlerde silinirdi. Tohumlar yeşermeden çürürdü. Gök ağlasa da toprak yeşermezdi. Yeryüzünde herkese yetecek kadar mutluluk ve umut yeşerecekti o tohumlardan aslında, eğer çocuklar üniformalı ve sakallı adamlar gibi ölmeseydi. Mutluluk herkese yetmiyor şimdi, huzur, ümit, sevgi; karneyle satılan ekmek gibi. Cüzzamlının yıldızlara baktığı gibi bakıyor insanlar hürriyete. Yıldızlar muhteşem güzellikleriyle göz kıparlardı onlara görebilselerdi gökyüzünü eğer. Herkese yetecek kadar var üzüntü, hasret, yeryüzünde. Tespih boncuğu gibi kara kara diziyoruz hepsini art arda. Sayılmayacak kadar ölü; her kapının ardından göğe kıvrıla kıvrıla, dumanlı dumanlı yükselen bir ağıt… Arada bir de şen çığlıklar… Cesareti, kahramanlığı ve şehitleri kutluyorlar. Ellerinden gelse çıkarıp tüm o ölüleri mezardan, tütsüyle gezdirecekler sokaklarda kahraman gibi. Tanrı Adem ile Havva’yı yaratıp meleklere onlara secde edin demiş. O günden beri yarattığımız gibi o silahları ve bombaları; yok etmeye de hakkımız var zannediyoruz. Bir çocuk yok ediyoruz, tanrının nefesini üflediği, bir tohum yok ediyoruz yeşermek için heyecanla bekleyen. Aslında belki de o çocukların gölgelerini yok ederken kendi izlerimizi siliyoruz; topraktaki, buluttaki ve tüm yeryüzündeki insanlığın izlerini. Doğa BULAT 10-B TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ZÜMRESİ ÖĞRETMENLERİ Zümre Başkanı Rukiye SERYANOĞLU Öğretmenler Hülya BAYRAM Volkan DURAN Özge Nur KARAKAŞ Adnan SAYIM 16 THE CLAPPER 2016 - 2017