NEFES
“Günaydın kuşlar, günaydın pembe bulut, sana da günaydın
köşe başındaki turuncu kedi.Bugün güzel bir gün olacak,hissediyorum.”
dedim kendi kendime arka bahçeye
bakan küçük pencerenin önünde durup derin bir nefes
alırken.Derin nefesler hep mühim bir günün müjdecisidir.
Heyecanın, inancın ve hatta emeğin habercisidir.İşte bugün
öyle bir gün.Bugün, yıllardır ruhumda büyüttüğüm
ümidin ta içimden kanatlanıp hür olacağı gün.Bugün,
dünyadaki bütün kötülüklere karşın ümitvar olduğum
için şükredeceğim gün.Bu düşüncelerle açtım eski tahta
gardırobumun kapılarını ve babamdan bana yadigar kalan
tek şeyi, kırmızı elbisemi aldım elime.Orta boy, etek
ucu dantelli kadife bir elbiseydi bu. On yedi yaşımdayken
doğumgünümde hediye etmişti onu babam bana.Geçen
yıllarda pek de fazla değişmemem ve onun sahip olduğum
tek elbise olması bugün yine yanımda olmasının nedeniydi.
Giyindim ve saçlarımı ördüm.Ayna karşısında derin bir
nefes daha. Arkamda kocaman gözlerle beni izleyen Sena’ya
ve halen uykuda olan diğer küçük kardeşlerime birer
öpücük kondurup çıktım odamdan.Annem bu sabah
da erken uyanıp kahvaltı hazırlamıştı benim için. Sobanın
üstünde kaynayan çaydan bir bardak doldurup tabaktaki
simidi tırtıklamaya başladım.Annemin ısrarlarına rağmen
heyecanım yememe engel oluyordu.Vakit kaybetmeden
çıktım evden.
Ağaçlardan birer birer düşen kurumuş sarı yapraklar yaklaşan
sonbaharın izleriydi. Hava biraz serin ve rüzgar saçlarımı
okşuyor olsa da güneş ışığını yayacak bir delik buluyordu
kendine.Ne garip, benim dünyam da aynı böyle değil
miydi ? Mahallenin yokuş aşağı kıvrımlı sokaklarından
yürüyüp denize yaklaştıkça heyecanım artıyordu.Gizleyemediğim
bir tebessüm yol boyunca bana yaverlik etti. Devasa
beyaz vapura bindiğimde hayatımda ilk defa kendimi
buraya ait hissetmiştim.Ne yani, her şey görünüşte miydi
? Bütün kaygılarımızdan kurtulmak için –mış gibi yapmak
yeterli miydi ? Mesutmuş gibi, sakinmiş gibi ve şimdi... Kafamdan
bu düşünceleri atmaya çalıştım. Bu defa denizin
ortasında yapayalnız kalmaya mahkum edilmiş kız kulesine
karşı derin bir nefes aldım.Kız Kulesi benim bir yansımamdı.Kız
kulesi, benim ve benim gibi daha nicelerinin
yoldaşıydı.Biz kadınlar; hep korunmaya muhtaç, hep savunmasız,
hep saf, hep sessiz sadece birer nefestik. Farklı
nedenlerle, farklı kimliklerle hepimiz birer kuleye kapatıldık.
Kimimizi toplum, kimimizi inanç, kimimizi de cehalet
tıktı dört duvar arasına.Masmavi gökyüzünün altında ve
derin, dalgalı denizin içinde biz hep bekledik. Biz hep köklerimizden
kurtulup yaşamayı bekledik.Biz hep, gökyüzüne
değmeyi bekledik. Ben bugün yeniden doğuyorum.Bu
yüzden Kız Kulesi’ni karşıma alıp onun için nefes alıyorum.
Ben ve benim gibi özgürlüğü düşleyen bütün kadınlar için.
Hatta bütün çocuklar ve bütün insanlık için. Çünkü hepimiz
bu sonsuz gezegende benliğimizi hapsedecek bir delik
buluyoruz kendimize.Çok uzaklara gitmiştim, derken vapur
iskeleye yaklaştı, ben de çıkışa doğru ilerledim. Yaşlı
bir amca kolumu kavradı düşme telaşıyla. Gülümseyip koluna
girdim, bir müddet beraber yürüdük.Bana çocuklarından
bahsedip dert yandı.Bir de herkes gibi İstanbul’a
söylendi o da.Ben yıllardır, İstanbul’da İstanbul’a hasret
yaşıyorum.Herkes bu şehrin kalabalığını, karmaşasını, yoruculuğunu
dert sayarken, ben deva olacak güzelliğine yabancı
yaşıyorum. Ama artık her sabah başımı kaldırıp göğe
bakacağım, her gün bir tepeden İstanbul’u seyredeceğim,
gözlerim kapalı İstanbul’u dinleyeceğim.Mecidiyeköy’de
ayrıldı amcayla yolumuz. Ben artık hayalime hiç olmadığı
kadar yakındım. Belki elli, bilemedin yüz adım sonra girdim
adliyenin kapısından.Son kez derin bir nefes aldım.
Merhaba yeni işim,merhaba iş arkadaşlarım, merhaba kalın
kapaklı tozlu dosyalar... Bugünden itibaren herkes için
adalet peşinde koşacağım.
Girişteki görevlinin yardımıyla masamı bulup yerleştim.
Bundan böyle mesleğini aktif olarak yapan bir avukattım.
İlk günüm olduğundan etrafı gözlemleyip düzeni anlamaya
çalışacaktım, birkaç arkadaş edinmeyi umuyordum. Bu
isteğim hissedilmiş olmalı ki bir anda bir bardak kahve buldum
masamda. Uzun boylu, kıvırcık saçlı bi kadın gülümseyerek
selam verdi.İsminin Seval olduğunu söyledi, biraz
sohbet ettikten sonra çalışmaya gitti. Kendimle baş başa
kaldığımda anılar girdi devreye.Bana buraya nasıl geldiğimi
hatırlatmaya meyilliymişçelercesine.Bana gösterdikleri
yolu takip edip on sekiz yaşıma döndüm.Karanlık, soğuk,
acı bir Şubat gecesine.Babamın öldüğü güne.Babam bir
inşaat işçisiydi.O sabah çalışırken 7.kattan düşüp ölmüştü.Eve
gelen haberi henüz kavrayamadan annemin ve
kardeşlerimin yüzlerindeki dehşeti gördüm.Üzüntülerini,
hayal kırıklıklarını ve ümitlerini yitirişlerini gördüm.Olaydan
habersiz iki küçük kardeşimin tedirgin olup ağlayışını
izledim.Hayat durmuştu, ben de donmuştum.O günden
sonra, en güneşli günler bile üzgünlerdi. Lakin benim silkelenmem,
ayakta durmam ve aileme sahip çıkmam gerekiyordu.Beş
kardeşin en büyüğüydüm.Annem zar zor
okur yazardı.Babamdan sonra onların sorumluluğunu alacak
olan bendim.Bu güne dek hep zorluklarla, emekle ve
inatla okumuştum.”Konu komşu” denen topluluğun baskılarına
ve ailemin cehaletine karşın ben çabalamıştım.O
gün; “iyi ki” dedim.”İyi ki vazgeçmemişim.İyi ki bana inanmayanlara
rağmen ben kendime inanmışım.” Olaydan
tam yedi ay sonra üniversite karşıladı beni.Ortama ayak
uydurmak uğruna olduğum kişiyi unutmadım; okudum ve
çalıştım.Yeri geldi kütüphanede sabahladım ve her daim
araştırdım adaleti bulmak için.Babamın hakkını yedirmemek
için.Onun gibi daha birçok masum için.Sonra kadınlar,
tırnaklarıyla kazıyarak özgürlüğü arayanlar için,nefesi
tükenenler için.
Nihayet anılarım beni tekrardan yalnız bıraktı, silkelenip
ayağa kalktım.Bir martının gökyüzüne ilk yükselişi gibiydi
attığım ilk adım.Yaşadığım bu gün benim için milat olacaktı.Hayallerimin
ve ümitlerimin dilimden dökülüp yaşam
bulduğu gün olacaktı.Ben o anda dünya için, vatanım için
ve adalete muhtaç herkes için savaşacağıma and içtim
eskimiş İstanbul manzarası karşısında.Yardım çığlıklarını
ulaştıramayan herkesin sesi olmaya karar verdim.Kız Kulesini
köklerinden kurtarmaya karar verdim.
Bengisu AYIK
9-B
THE CLAPPER 2016 - 2017 15
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI
ZÜMRESİ