ÇOK ŞEY
Öğretmek. Öğreten. Öğretmen.
Üzerinde neredeyse hiç düşünmemiş olduğumuz o kelime:
Öğretmen. “Merhaba öğretmenim” diye tanışıp “hocam
hakkınızı helal edin bizi unutmayın” diye veda ettiğimiz
ulvi şahsiyet. Hayatımızın henüz başlamamış olan sürecinde
şöyle bir hocam vardı hiç unutmam diye anlatacağımız
ve esasen yaşamımızın her alanında bize kattıklarıyla kendimizi
bulduğumuz candan insanlar…
Öğrenim hayatımızın en başında, anlaşılmaz adeta Kiril
alfabesiyle yazdığımız “ sizi çok seviyorum öğretmenim”
yazılarımızla gözlerine bir katman daha eklediğimiz şimdilerde
ise “hocam sınavlar çok yoğun kusura bakmayın ödevi
atamadım ama söz yarına hepsini göndereceğim” diye
kızdırdığımız öğretmenlerimiz… Farklı hırsları olan, hayat
beklentileri bambaşka olan, yaşamı kavrama algıları apayrı
olan bizleri yan yana oturtup, hepimiz için insanüstü bir
çabayla bildiğini anlatmaya çalışan nadide insanlar…
Öğretmenlerimiz bizleri akademik sınavlara hazırlamak
için canla başla çalışırlar. Söylemin sığlığı, okunurken kelimelerin
içinin boşaltılmış olmasıyla da aşikâr. Elbette
canla başla çalışanlar fakat bu kadar değil. Öğretmenlerimiz
çoğu zaman en yakın arkadaştan, anneden, babadan,
akraba kavramından, kendimizden bile bize daha yakın
olanlar. Bizi, çoğu zaman bizden daha iyi anlayan, en ufak
ruhsal bir değişimi fark eden ve omzumuzdaki eli hiçbir koşulda
ve asla indirmeyenler. Gölgesini her daim arkamızda
hissettiklerimiz. Zorunlu vedalarımızdan sonra daha çok
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ZÜMRESİ
ÖĞRETMENLERİ
içimizde bir yerlerde her zaman varlığını hissedeceğimiz
bazen abi bazen dost bazen aile olanlar. Düşünce yapımızı
tel tel işleyen; vatan, bayrak, millet, birlik, özgürlük,
kardeşlik bilincini oluşturanlar. Kimi zaman devrimci söylemleriyle
kalbimizi hızlandıran, kimi zaman en tecrübeli
ihtiyarlar kadar aklı başında söylemleriyle yarını düşündürenler.
Kalemin, kılıçtan keskin olduğunu, haysiyetin her
şeyin üstünde olduğunu gösterenler.
“Ders notları sizin kapasitenizi belli etmez, fakat karnede
gözükecek olan IQ seviyeniz değil notlarınızdır.” Diyerek en
coşkulu zamanlarımızda, ders çalışmam lazım dedirtenler.
Ve hissedenler. İnsanı anlayan, anladığını gösterebilen,
seven, sevilen, anlayış göstermeyi bilen bireyler yetiştirmede
uzman olanlar. Haksızlığa karşı dur deyin çocuklar,
mazlumu koruyun diyen toplum onarıcıları. Dert ortağımız
olanlar, ama öğrenci olduğumuzu unutturmayanlar. Ruhunuzu
satmayın, para amacını değil aracınız olsun diyenler.
Ve kalbimize ilmin, ufkun genişliğinin, bilimin, felsefenin,
tarihin tohumlarını ekenler.
3+2 yi toplayamazken, aferin devam et böyle böyle öğreneceksin
diyen direnişçiler. Direnmeyi öğretenler. Hayatı
anlamanın, notlardan çok daha fazlası olduğunu anlatanlar
fakat dersler olmadan da anladığımız hayatta tutunamayacağımızı
öğretenler. Yavrum sıranın altındaki çöpü at
diyen doğacılar. Lafa atlayanı dinelemeyen, parmak kaldıranı
gören anlamaya çalışanlar. Böylece birbirimizi dinlemeyi,
saygı duymayı gösterenler.
İnananlar.
Hissedenler.
Gösterenler.
Anlatanlar.
Yazanlar.
Sevenler.
Öğretenler.
Ve bir kelimeden çok daha fazlası olan öğretmenler.
Günleri, yetiştirdikleri, kalpte hissedildikleri her günleri…
Kutlu olsun.
İyi ki varlar.
Zümre Başkanı
Rukiye SERYANOĞLU
Öğretmenler
Hülya BAYRAM
Volkan DURAN
Emine ER
M. Murat HAKTANIR
Tuba TUNÇSAN
İrem Gaye KARS
12-C
THE CLAPPER 2014 - 2015
18