2014-2015 | Page 120

uyanık duruyorlarmış. Ardından tekrar uykuya dalıp, sabah güneşten önce uyanıyorlarmış. Araştırıcılar bu ritmin, sanayi ve teknoloji öncesi dönemde insanlarda yaygın görülen bir uyku ritmi olduğunu söylüyorlar. Günümüzde deneysel olarak bu ritmi deneyimleyen insanlar, ertesi gün uyanıkken yaşadıkları durumu “hiç tatmadıkları derecede yüksek bir uyanıklık” şeklinde tarif ediyorlar. Gamble ve arkadaşları bunun sebebini araştırırken, gece uyanma sırasında prolaktin olarak bildiğimiz bir hormonun üst düzeyde salgılandığı tonin olmak üzere birçok hormon, beden sisteminizin uzun süre sağlıklı çalışabilmesi için gerekli. Melatonin hormonunun salgılanması ışık ile çok hızlı bir şekilde engellendiği için gece karanlık bir ortamda uyumak da oldukça önemli. Ne Kadar Uyku Lazım? Uyku düzenimiz genetik bir saatle belirlense de, çevresel ve yaşamsal faktörler de uykunun süresi ve kalitesi üzerinde belirgin bir etki yapar. Örneğin, fazla ve yüksek kalorili besinler tüketmek, gün içinde hareket azlığı, uyku saatlerindeki düzensizlik, depresyon gibi duygu durum bozuklukları uykumuzun kalitesini azaltan unsurlar. Bu yüzden bu tarz bir hayat yaşayan insanlar günde sekiz saatten fazla uyuma eğilimi gösteriyorlar. Fakat hareketli, dengeli beslenen ve morali yüksek insanların çok daha az uyku ile yetinebildiklerini görüyoruz. Peki bizim orijinal uyku döngümüz nasıl? Yapay ışıklandırma hayatımıza girmeden önce, doğal ritmimizle çok daha uyum içindeydik. Fakat artık gece yarılarına kadar gündüz gibi aydınlatılmış odalarda yaşayabiliyor ve istediğimiz kadar zihnimizi meşgul edecek işlerle uğraşabiliyoruz. Bu da elbette doğal döngülerimizi olumsuz etkileyen bir durum. Antik insanların uyku düzenleri hakkında Jessa Gamble ve ekibinin yaptığı araştırmalar ilginç ipuçları sunuyor. Eskiden, ama çok eskiden, insanlar güneşin batmasından bir kaç saat sonra uykuya çekiliyorlarmış. Gece yarısı aniden uyanarak yaklaşık 12 saat boyunca herhangi bir şey yapmadan THE CLAPPER 2014 - 2015 120 bulgusuna da ulaşıyorlar. Prolaktin, aslında kadınlarda süt yapımını sağlayan ve normalde uyku dönemlerinde yüksek oranda salgılandığını bildiğimiz bir hormon. Fakat bir sonraki gün deneyimlenen o yüksek uyanıklık durumu kesinlikle araştırılmayı ve denenmeyi hak ediyor gibi görünüyor. Özet olarak: Uyku çok önemlidir. Uyumadan öğrenemez, beyninizi doğru kullanamazsınız. Kaliteli ve az süreli bir uyku için, az yiyin, çok hareket edin, günde en az bir kez gerçekten açlık hissedin, moralinizi yüksek tutun. Gece geç saatlere kadar ayakta ve ışıkta kalmayın. Hiç uyumadan sürekli okuyup çalışmaktansa, azar azar çalışıp arada uyumak çok daha akıllıca bir çözümdür. Sözün özü, uyku bedeniniz değil beyniniz içindir. Düzenli uyku olmadan sağlık bir zihinsel ve bedensel çalışmadan bahsetmemiz mümkün değil. Bundan dolayı, gereken zamanda ve gereken yerde gerektiği kadar uyanık kalabilmek için, hepimize “iyi uykular” diliyorum… Kaynak : www.nbeyin.com kısaltarak alınmıştır.